Eğitim Sosyolojisi: Uzaktan Eğitimin ‘Sınıf’ Problemi
![]() |
Baran Herdem |
Eğitim
hakkı,
temel bir insan hakkı olarak, her ferdin ırk, cinsiyet,
cinsel yönelim, etnik ya da sosyal köken, din ya da politik görüş, yaş ya da
engellilik vb.
haline bakmaksızın ücretsiz temel eğitimden yararlanmasına karşılık
gelmektedir. Bu temel hakkın korunmasının garantörlüğünü ise uluslararası
sözleşmeler üstlenmiştir. [1] Eğitimin
temel bir hak olarak ele alınması ve toplum açısından önemli bir misyona sahip
olması hasebiyle eğitim kurumu, toplumsal yaşamın önemli kurumlarından bir
tanesini oluşturmaktadır. Toplumsal yaşamla ilintili her
kurum gibi eğitim kurumu da Covid-19 ile birlikte önemli değişikliklerle
yüzleşmek durumunda kalmıştır. Bu ani değişikliklerin en başlıca olanı ise eğitimin
pandemi sürecine en uygun formda eklemlenebilmesi adına örgün eğitimin yerine
uzaktan eğitim sisteminin geçmesi olmuştur.
Uzaktan(online)
eğitimin toplumsal yaşamda yeni bir olgu olduğunu söyleyemeyiz ve bunun yanı
sıra örgün eğitimin ikamesi olup olamayacağı üzerine de birçok farklı görüş
ortaya konabilir fakat gerçek olan şudur ki pandeminin altın değerinde kuralı olan
fiziksel mesafenin korunması gerekliliği, online eğitim sistemini bir anda
toplumsal yaşamın merkezine itmiştir. Kazanmış olduğu ivmeyle toplumsal yaşamın
merkez noktasına gelmesi, küresel bağlamda önemli bir toplumsal gerçeklik
olarak ilgimize değer durmaktadır. Uzaktan eğitim sistemi sermaye, teknolojik donanım
ve insan gücü bakımından nitelik ve nicelik olarak önemli bir birikimi talep etmekte
olduğundan merkez ve çevre ülkelerin mevcut toplumsal gerçekliliği deneyimlemeleri
gelişmişlik seviyeleriyle ilişkiseldir. Bu bağlamda, ülkemizin eğitim
alanındaki mevcut toplumsal gerçekliği nasıl deneyimlediğini sorunsallaştırmak,
eğitim politikalarının daha iyi hale getirilmesi adına elzem bir gerekliliktir.
Online
eğitim sisteminin pandemi sürecindeki avantajları göz önünde bulundurularak
gerek MEB ve gerekse YÖK koordinasyonunda üniversiteler, örgün eğitimlerini
uzaktan eğitim sistemine dönüştürdüler. İlköğretim, ortaöğretim ve lise
eğitimleri öncelikli olarak EBA TV ve EBA uygulaması üzerinden başlatıldı.
Diğer yandan üniversiteler de kendi imkânları doğrultusunda canlı derslerle
eğitimlerini vermeye çalıştılar. Salgın sürecinin gidişatı örgün eğitim
bakımından umut verici bir görüntü çizmemesinden ötürü uzaktan eğitim
hayatımızda olmaya devam edecek gibi duruyor. Nitekim MEB kademeli olarak
eğitim kurumlarını açmayı düşünürken bir arada bulunmayı minimize ederek
uzaktan eğitimle birlikte örgün eğitimi sürdürme çabası içerisindeyken;
üniversitelerdeki eğitim ise YÖK’ün uzaktan eğitime devam edilmeli tavsiyesi
doğrultusunda uygulamalı dersler haricinde online eğitimle devam edilmesi
kararlaştırıldı.
Bu
kısma kadar ifade ettiklerimiz aracılığıyla eğitim hakkının korunması adına
kurumsal çabaların olduğunu görebilmekteyiz fakat sosyal devlet anlayışı
çerçevesinde bu yaklaşımların niteliği sorgulanmaya muhtaçtır. Çünkü örgün eğitimdeki
fırsat eşitsizliği online eğitim sisteminde de kendisini açıkça
hissettirmektedir. Online eğitim belirli bir teknolojik donanımı talep eden bir
sistemdir. Akıllı telefonlar, tabletler, bilgisayarlar ve online eğitimin
temeli olan internet bağlantısı bu teknolojik donanımın ayrıntılarını oluşturmaktadır
ve haliyle belirli bir ekonomik sermayeye karşılık gelmektedir. Her evde
televizyon, telefon, tablet veya bilgisayar gibi teknolojik araçların olduğunu
ve internet bağlantısına ulaşımın rahatlıkla yapılabildiğini varsayarak geçilen
sistemde ciddi yapısal sorunların söz konusu olduğu, bizzat MEB’in az gelişmiş
110 ilçede gerçekleştirdiği anket çalışmasına yansımış durumdadır. EBA
uygulamasına erişemeyen öğrencilerin oranı yüzde 82 olarak açıklanırken Türkiye
geneli oran ise yüzde 54 ile ifade edilmiştir. Cihaz erişimi olmayan 1,5 milyon
öğrenci bulunurken 1 milyon öğrencinin de internet erişimi olmadığı ayyuka
çıkmıştır. [2]
Mevcut
sorun sosyolojik bağlamda derinleştirildiğinde, özünde bir sınıf problemi
olduğu belirtilmelidir. Covid-19 salgını
hakkında yadsınan gerçekliklerin başında, salgının herkesi eşit derecede etkilediği
yönündeki yaklaşımlar olmuştur. Dinlenmenin, sağlık imkânlarına erişimin, yeterli
beslenme imkânlarının, kalabalıktan uzak kalabilme özgürlüğünün vb. etkenlerin
hastalığa yakalanmama veya yakalandıktan sonra daha iyi tedavi alınması bakımından
büyük ehemmiyet taşıması göz önünde bulundurulduğunda, üretim araçlarına sahip
bir burjuvazi ile emeğinden başka toplumsal sermayeye sahip olmayan ve bu
yüzden tek çaresi çalışmak olan bir proleterin; devlet kadrosunun korunaklı
yapısında yer edinen bir orta sınıf mensubu birey ile özel sektörün daha az
güvenceli ortamında gelir elde etmeye çalışan bir orta sınıf bireyin mevcut
salgın sürecinden eşit şekilde etkilendiğini beyan etmek kronikleşmiş bir
toplumsal sorunu ört pas etme çabasından
öte değildir. Dolasıyla eşitsiz imkânlara sahip bir toplumda, uzaktan eğitime
geçerken göz ardı edilen sosyolojik gerçeklikler, eğitim hakkının eşit şekilde sağlanması
konusunda büyük eksikliklere yol açaçağı kaçınılmaz bir son olarak bizleri
beklemekteydi.
Nihayetinde
MEB’in yapmış olduğu anket aracılığıyla ülkemizin uzaktan eğitim sistemindeki deneyimini
ve bu deneyim sonucunda ortaya çıkan yapısal sorunların bir kısmıyla yüzleşme
fırsatı elde ettik. Öyleyse sosyal devlet anlayışının, eğitimin ücretsiz
verilmesini sağlamaktan ibaret olmadığını hatırlamak durumundayız. Çünkü ücretsiz
eğitime erişme imkanına sahip olmayan fertlerin gerekli ihtiyaçların
giderilmesi de sosyal devlet anlayışının vazgeçilmek unsurlarındandır. Eğitim,
toplumsal yaşamın mobilizasyonunu sağlayan ve toplumun geleceğini şekillendiren
önemli dinamiklerden bir tanesini oluşturmaktadır ve bu yüzden eğitimi noksan bırakılmış
bir neslin etkileri toplumsal yaşamın bütününe sirayet edebilmektedir. Sadece niceliksel
problemlerin halledilmesi yeterli olmayacaktır, nitelik olarak da kısa zamanda
çok şey başarmak durumundayız, aksi takdirde kaybedilmiş bir nesil kaybetmeye mahkûm
bir toplum yaratacaktır.
[1]Eğitim hakkı BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 26, BM
Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar
Sözleşmesi’nin 13-14, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 28-29, Avrupa İnsan
Hakları
Sözleşmesi’ne Ek 1 No’lu Protokol’ün 2. maddesinde garanti altına
alınmıştır.
[2] https://www.haberturk.com/meb-den-uzaktan-egitim-anketi-2772125
Hiç yorum yok
Merhabalar