Modernizm ve Modernite Kavramları Üzerine
![]() |
Modernizm |
Her ne kadar modernizm
ile modernite kavramları birbirine yakın kavramlar olsa da iki kavram
birbirinden farklı anlamlara gelmektedir. Yukarıda modernizm kavramının 17.
Yüzyıl aydınlanma felsefesi ile birlikte insan aklının ve rasyonalitenin temel
alınmasıyla ortaya çıktığını anlatmaya çalıştık. Modernite kavramı ise ‘’M.S 5. Yüzyılda Hristiyanlığı resmen kabul
eden Roma’nın yeni durumunu, eski Pagan döneminden ayırmak için kullanılan ve
köken olarak Latince olan ‘Modernus’dan gelmektedir.’’ (Baran, 2013,
s. 59) .
Bundan dolayı modernite kelimesi anlam olarak geçmişten kopuş, büyük ve köklü
değişim anlamlarına gelmektedir. Dolayısıyla modern kelimesi ilk ortaya çıktığı
andan itibaren bir dönemden kopup başka bir dönemin başlangıcını ifade
etmektedir. Modern kelimesi Avrupa’da ilk defa Alman filozof Hegel tarafından
kullanılmıştır. Hegel yenidünyayı ortaçağ dünyasından ayırmak için bu kavramı
kullanmıştır. Modernite çok boyutlu bir olgudur. Öyle ki moderniteyi toplumsal
bağlamda ele alan Emile Durkheim, toplumu organik ve mekanik[1] dayanışma olarak ele
alırken, Karl Marx moderniteyi kapitalizm perspektifinde incelemektedir.
Dolayısıyla farklı düşünürler tarafından modernite ve modernlik üzerine çeşitli
yorumlar yapılmıştır. Sosyal bilimci Anthony Giddens’a göre modernlik; ‘’17.
Yüzyılda Batı Avrupa’da başlayıp, zamanla bütün dünyaya yayılan, yaşantı ve
örgütlenme de ortaya çıkan yeni bir durumdur.’’ (Giddens, 2010,
s. 9) .
‘’Baudelaire’ye
göre ‘’modernite, anlık olandır, geçip gidendir, olumsal olandır; sanatın
yarısıdır; öteki yarısı ise, sonsuz olandır, değişmeyendi. …Berman; Bugün dünyanın her yanında
insanların paylaştığı bir yaşamsal deneyim tarzı -mekan ve zamanın yaşanışı,
benliğin ve başkalarının yaşanışı, hayatın olanaklarının ve tehlikelerinin
yaşanışı- vardır. Bu deneyimin toplamına "modemite" adını vereceğim
der.’’ (Harvey, 1997, s. 23)
Baumann
ise ‘’moderniteyi aydınlanma Projesi’nin ürünü bir kültürel proje, kapitalizmin
sonucu olarak toplumsal biçimde yerleşmiş bir hayat tarzı olarak anlamaktadır’’ (Karakurt,
2006, s. 3) .
İlhan Tekeli’ye göre ise modernite; ‘’17. Yüzyıldan itibaren Avrupa’da oluşmuş
bulunan toplumsal yaşam ya da organizasyon biçimidir.’’’ (Tekeli,
Modernite Aşılırken Kent Planlaması, 2001, s. 10)
Bu bağlamda toparlayacak
olursak modernite kavramı; tarihsel olarak Roma’nın pagan kültüründen kopması
ve Hristiyanlığı resmen kabul etmesi ile ortaya çıkmış ve 17. Yüzyıl
Avrupa’sında yine bir dönemden kopuş ve yeni bir dönemin başlangıcı olarak
kabul edilmektedir. Bu anlamda Avrupa’da modernite terimi ortaçağ dünyasından
kurtulmuş olunup, insan aklı ve bilimsel faaliyetler temel alınarak doğa
üzerinde bir hâkimiyet kurma ve yeni bir toplumsal biçim oluşturma sürecinden
olarak tanımlayabiliriz.
[1] Durkheim’a göre toplumda iki tane
sosyal tip vardır. Bunlardan biri mekanik diğeri ise organik dayanışma
tipleridir. Mekanik dayanışmada; toplumlar biçimsizdir ve akraba
topluluklarından oluşurlar. Ona göre bu dayanışma tipinde fikirler ve zihinler
birbirine benzerlik gösterip, kitleler arasında erirler. İkinci dayanışma tipi
olan organik dayanışma ise; işlevlerin farklılaşmasına ve iş bölümüne
dayanmaktadır. Ona göre organik dayanışma modern toplumun bir sonucudur ve
bireysellik ön planda olup, bireyin kendi eylem alanları vardır. bkz. (Ünsaldı & Geçgin, 2014)
Hiç yorum yok
Merhabalar