Dengbejler


Dengbej Kürt halkının yaşamındaki mihenk taşlarındandır. Dengbejin kelime anlamı; “deng “ sestir, “bej” ise söylemektir Kürtçe’de. Dengbej dediğimizde ise sesi söyleyen anlamına gelmektedir. Dengbejlik geleneğinin ta ezelden beri oluştuğu ve kısıtlı, dar imkanlara rağmen günümüze ulaştığını biliyoruz. Dengbej acısıyla, tatlısıyla, aşk, kahramanlık konularını işlemiş olandır. Dengbej kiminde bir ozan kiminde bir abdal  kiminde ise tarihi bizzat elinde tutan olmuştur. Dengbej dediğimizde başta akla gelenlerden Evdale Zeynike’dir. Edebiyat dünyamızdaki önemli şahsiyetlerden Yaşar Kemal’in deyimiyle: “Evdale Zeynike Kürtlerin Homeros’udur.”

 Dengbejler farklı coğrafyalarda kendilerini göstermişlerdir. Serhad Bölgesi (Kars, Ardahan, Iğdır, Ağrı, Muş, Erzurum ve çevresi) dengbejlerin ana üssü olarak görülürken; Mardin yöresi, Diyarbakır yöresi ve Batman yöresi de diğer alanlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Mezopotamya coğrafyasında doğan dengbejlik buralarda sınırlı kalmamıştır. Diğer yandan özellikle, Ermenistan, İran, Irak, Suriye, Rusya (eski  adıyla Sovyetler), Avrupa ve daha dünyanın birçok yerinde dengbejler sanatlarını icra  etmişlerdir.

·         Dengbejlik Sanatı Nerede İcra Edilir ?
  Dengbejliğin asıl icra mekanlan Diwanhane denilen, anlatıcı ve dinleyicilerin toplandığı odalardır. Diwanhane yerleşim yerinde bulunan toplumun ileri gelen isimlerinin evlerindeki ağırlama odasıdır. Dengbejler iş yükünün hafiflediği kış aylarının  uzun gecelerinde diwanhanelerde dinleyicilerine kılamlar okurdu. Diwanhaneler  insanların sosyalleştiği, hikayelerin anlatıldığı, ortak deneyimin aktanldığı mekanlar  olarak karşımıza çıkmaktadır.
Günümüzde oluşan değişim ise birçok soruya gebe halde. Bunun nedenini analiz etmek gerekirse yahut sanatlarını icra ettikleri mekanların değişimi göz önünde bulundurulması gerektiğinde; değişen sırf mekanlar değildir. Sanata ayrılan zaman öğesi gittikçe azaltmaktadır. Ayrıca sanatı icra etmek kollektif bir durum iken biz bireyseli seviyoruz, seçiyoruz. Telefonu elimize aldığımızda her şey o an bitiyor. Oysa hafızalarımızda terû taze sesler yankılanmakta. Bunlar; tarihten, benliğimizden geliyor.

·         Dengbejlik ve Değişimi
Her gün değiştiğimiz şu hayatta beşerin değişmemesi imkansız gibi görünmektedir. Zira Antik Yunan felsefecisi Heraklitos’un da dediği gibi : “Her şey değişir. Değişmeyen tek şey değişimdir. “  Filozof bunu söylerken elbette haklı idi. Zira bu sözlü bir şekilde dile getirilen bir sanat ise değişmeye hatta takipçisi, değer vereni olmadığı zaman kaybolması, değişime uğraması gayet normal görünmektedir.
 Günümüzde Anadolu’da yaşanan önemli iki sözlü gelenek olarak Âşıklık ve dengbêjlik geleneğinin yaşadığı kentsel etki sonucunda kurulan Âşık kahvehaneleri ve dengbêj evlerinin bu konuda doğru örnekler olduğunu söylemek mümkündür. Tarihsel olarak her ne kadar âşık kahvehanelerinin varlığını bir gerçeklik olsa da günümüzde yaşanan halinin modern şehir hayatının isiyle aşındığını söylemek mümkündür. Dengbêjlik geleneği de bu tip bir aşınmaya maruz kalarak, dengbêj evlerinde sadece bir icra uğraşına dönüşerek, geleneğin kendi içerisindeki devamlılığının sağlanmasının koşulları ortadan kalkmıştır. [2]

Köyde yaşattığımız Dengbejliği şehirde yaşatamadık. – ki yaşattıysak da değişim geçirerek yaşattık/yaşatmaya çalıştık. Bu durumu birçok kültürel öğemiz, değerimiz yaşadı. Kiminde köylerde ev ev gezerek sanatını icra eden Dengbejleri bir mekanda kısıtladık. Kiminde yine köyler de cemlerini, ibadetlerini yapmak için her zaman farklı evlerde kuran Alevilik inancını, Cem evleriyle kısıtladık.

 Dengbêjlik geleneğinin başına gelen yazılı kültürün etkisini TV programlarında ve kimi dengbêj evlerinde dengbêjlerin önlerindeki yazılı metinden faydalanarak kilamları( Dengbêjlerin seslendirdiği sözler. Kelam) icra etmelerine benzer bir durumu Alevi Dedelerinin cem törenlerini yönetirken uyguladıklarını görmek mümkündür. Sözlü kültür-köy, yazılı kültür-şehir şeklinde kurduğumuz denklem burada net bir şekilde ortaya çıkmaktadır.[3]

 Dengbejlik geleneğinin şehirler de yok olmasının önüne geçmek amacıyla ya da köylerdeki(kırsaldaki) Dengbejlik geleneği şehirlere yerleşemediğinden kentlere ayak uydurmaya yahut entegre olmaya çalışmaktadır.

Gelgelelim bir sanat teknolojiye, bireyselleşmeye, sisteme direnememeye, unutulmaya mahkum olmuştur. Bu konuda gerek Dengbejlik sanatının yok olmaması, gerekse bu sanat ile uğraşanların güvence altına alınması hatta dengbejleri yetiştirmek adına,  Dengbejliği yaşatmak adına 2007’de Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından Dengbej evi kuruldu. Burada Dengbej dinletisi yapılmaktadır. Amaçları sanatın/Dengbejliğin yitirilmemesi, yeni Dengbejlerin yetişmesi. Dengbej evi’nde günün belli saatlerinde hizmet verilmektedir ve dinleyicilerine, seyircilerini ağırlamaktadır.
Peki neden birçok sanat gibi dengbejlik sanatı da kaybolmaya başladı/başlıyor?
Bu soruya cevap bulmak için değişen dünya sistemi’ne bakmak gerekmektedir. Zira bu sisteme köyler de ayak uydurmuş durumda. Zira insanlar kendi bireysel dünyalarından memnun ve mutludurlar. Neydi: Dengbej köy köy gezerek tarihten, aşktan,nkahramanlıktan, kılamdan, strandan(şarkı), helbestten(şiir) ve de çiroklardan(masal) dem vurarak sanatlarını icra ediyorlardı. Köylerde dengbej gelince şenlik havası esmektedir. Kalabalık bir insan topluluğu oluşmaktadır. Yemekler yapılmakta, birlik, beraberlik içinde yerinde ağlanılır, gülünür, halaylar çekilirdi. Hepsinden önemlisi beraberdik, mutluyduk, Dengbejlerimiz daha bir mutluydu. Peki noldu? Kırdan kente göç ettik. Nüfus artıkça, iş imkanları azaldı, kentlere bir merak başladı. En nihayetinde kentlere göç ettik. Ben vardım, sen vardın,  o da vardı;  Dengbej...

Peki, sadece göçler ve göçlerin oluşturduğu etkiler sonucu mu Dengbejlik değişmeye ve yok olmaya başladı/başlıyor?

Elbette, hayır. Göçlerden önce de var olan eğitim sisteminin etkisini de unutmamak gerekir. Zira; Dengbejlik geleneği sözlü olarak kendini ifade eden, yüzyıllarca da varlığını dil yoluyla günümüze kadar taşımış bir sanattır. Dengbejlik geleneğinde hiçbir yazılı kural yoktur. Birey bu gelenek içinde büyür ve yetiştirilir. Peki yazılı eğitim ile tam olarak ne oldu?  Dengbejlik geleneğine ait olan bireyler yazılı eğitimin birer çarkı oldular. Böylece dillerini de unutmaya başladılar. Ki kullanılmayan her şey eskiyemeye, unutulmaya mahkumdur.

Yaptığımız ropörtaj da Dengbej (H. B, 62) Diyarbakır doğumlu olduğundan, göç etmelerindeki nedene Diyarbakır’da köy kalmadı, bundan dolayı göç ettik /ettirildik. Kırsalda iken Dengbejlik sanatını icra eden ve yanında arazisinde tarım ile uğraşırken;  kent’e göç ettiğinde, inşaat işi ile de uğraşmıştır/uğraşmak zorunda kalmıştır.  

Yine yaptığımız röportaj da, Dengbej (H.B ,62) Dengbej evine gitmesinde tamemen sevdiği için manevi değerlerden dolayı gittiği;  hiçbir maddi durumu dikkate almadığı -ki dikkate alnacak bir güvence de verilmediğini belirtmiştir. Dengbejin yeni yetişen dengbej var mı?  Sorusuna ise, elbette var, çok güzel sese sahip gençlerimiz var ama bunlar popüler müziğe kurban ediliyor. Kiminde düğün salonunda, kiminde sosyal medyada popüler olma derdinde almaktadırlar. Yine Avrupa’nın birçok ülkesinden davet aldığını dile getiren Dengbej oralarda çok iyi karşılandıkları dile getirmiştir. Oysa Diyarbakır da sokak’ta gençlere birkaç satır kılam ettiğimde gülüyorlar diye de sitem etmistir. Halktan, dinleyicilerden ne gibi istekleriniz var dediğimizde ise, bizi unutmasınlar, sahip çıkılsın istiyoruz. Ayrıca Dengbejlik geleneğinin yitirilmemesi için de bir Dengbej okulunun olmamasından sitem etmiştir.

Sonuç olarak kaybolmaya yüz tutan sanatı kurumsallaşma yoluna giderek ayakta tutmaya çalışıyoruz. Ve Dengbejleri belirli saatlere bağlı kılarak sanatlarını dile getirmelerine neden oluyoruz. Bu bir arz, bir tüketim oluşturmaktadır. Oysa biz Dengbejleri köy köy dolaşırken, ev ev dolaşırken saatlere bağlı kalmadan bir eli kulağında biliyoruz. Onlar her daim hafızamızı ilmek ilmek yeniden ilikleyendi. Oysa şu an Dengbej bir Turizm ögesi, bir tüketim öğesi haline gelmiştir /gelmektedir. Tüm bunlar kentlerde olmaktadır. Sorunu kentlerde ve kentlerin yarattığı/biçimlendirdiği değerlerde aramak gerekmektedir. Hülasa kentlerde yaşayan /yaşatılan sanatlar da artık birer kentli ve kent sanatı olmuştur /olma yolundadır.

[1]Antolojiya Dengbejan, s.36
[2]  KENTLİLEŞEN ALEVİLİK VE DEĞİŞEN İBADET MEKÂNLARI ( Fırat Taş)
[3] KENTLİLEŞEN ALEVİLİK VE DEĞİŞEN İBADET MEKÂNLARI ( Fırat Taş)

Hiç yorum yok

Merhabalar

Blogger tarafından desteklenmektedir.