Yaşam Hakkının Uzağındakiler: Çocuk İşçiler

Melek Yıldızhan

Dışarıdasınız. Belki bir sahil kenarında, ruhunuzu deryanın o sonsuz güzelliğine yaslayarak dolaşıyorsunuz. Birden gözünüze çöpün başında durmuş, belki mecburiyetin tecellisinden belki de ailesinin zoruyla çalıştırılan 8-9 yaşlarında bir çocuk işçi. Karton bulabilme umuduyla orada...bunu ne insanın dili varıyor söylemeye ne de kalemi yazacak dermanı buluyor kendinde. İşçi olmak zorunda bırakılmış bir çocuk! Zorunda diyorum çünkü biliyorum ki hiçbir çocuğun düşü geçmez böyle bir hayattan. Kendisine soracak olsaydık ,okulda kalem tutmak yerine çöpteki karton parçalarını toplamayı mı tercih ederdi? Yanıtını hepimiz biliyoruz öyle değil mi... Peki hiç aklımıza geliyor mu bunun bir insan hakları sorunu ve çocuk hakları ihlali  olduğu? Belki bazen belki de hiç! Şüphesiz ki her çocuk özel ve güzeldir. Fakat yeterince özgür müdür?

TÜİK 2019 yılında yaptığı çocuk iş gücü anketinde 720 bin çalışan çocuk olduğunu göstermiştir. Bu rakamlara dahil olmayıp kayıt dışı çalıştırılan çocukların olduğu da unutulmamalıdır. Aynı zamanda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2018 yılını “Çocuk İşçiliği ile Mücadele Yılı" ilan etmişti. Yapılan araştırmalarda çalışan çocuk sayısını görünce bir de buna gözlerimizle ve yüreğimizle tanıklık edince anlamların bile nasıl anlamsız kaldığını görüyoruz oysaki...Çünkü Çocuk hak ihlallerine dair pek de elle tutulur bir iyileşme yok. Ülkemizde her 5 çocuktan biri işçi. İSİG’in 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü kapsamında paylaştığı rapora göre 2019 yılının ilk beş ayında en az 26 çocuk işçi yaşamını yitirmiştir. Çocuk işçi sayısı 1 yılda 7 bin artmıştır. 7 yılda ise 426 çocuk işçi hayatını kaybetmiştir. 2013 yılında Adana’da bir fabrikada çalışırken yaşamını yitirdi Ahmet Yıldız...Haftalık sadece 100 TL'ye çalışıyordu. Kafası pres makinesine sıkıştı ve iş cinayetinin kurbanı oldu. O yaşam hakkı elinden alınan ve var olan o acımasız çarkın dönmesi uğruna yaşamını yitiren çocuk işçilerden yalnızca biri. Bu sorunun  önüne geçecek politikalar yapılmaz ve toplumsal mücadeleler verilmezse kim bilir  daha kaç çocuk bu çarkın kurbanı olup yaşamını yitirecek.... Sırf işverenler daha ucuz iş gücü pesinde olduğu için çocuklar yaşam hakkının uzağına düşerek kayıt dışı çalıştırılıyor ve iş cinayetlerinin kurbanı oluyor.

Diyeceğim  o ki, çocuklara, onlara ait olan hakları verilmeli ve her türlü sorunlarına duyarlı davranılıp çözüm üretilmelidir. Ve onları hatırladığımız günler sadece 23 Nisan ya da 12 Haziran gibi günlerle sınırlı kalmamalıdır. Eğitim, giyinme ,sağlık, oynama gibi temel haklardan mahrum bırakılmamalıdırlar. Bir insan hakları sorunu olan çocuk işçiliğini ortadan kaldırmak için bunu normalleştiren düşünce yapıları yıkılmalıdır. Patronların kâr hırsından dolayı çocuklarını kaybeden anne ve babalar bu sancılı mücadele sürecinde yalnız bırakılmamalı, hukuk mücadelesi veren her ailenin yanında olunmalıdır. Davalara sendikalar ve sivil toplum örgütleri de müdahil olmalıdır. Özellikle cezasızlık kararları ortadan kaldırılmalı buna yönelik yasalar yapılmalıdır. İşsizlik, göç, eğitimde fırsat eşitsizliği gibi özellikle yoksullaşmayı tetikleyen sorunlar çocuk işçiliğini arttırmakta, savunmasız bedenleri kapitalist sistemin içinde var etmektedir. Çocukları savunmaya ve korumaya yönelik politikalar üretmeyen devletler aynı zamanda bu sorunu meydana getirenlerdir.

İçimize, o karanlık dünyamıza ışık tutan çocuklarımıza geleceği en güzel şekilde inşa etmek de boynumuzun borcu olsun sayın okur! Ve eğer beyaz bir sayfaysa dünya; ben o dünyaya, tatlı tatlı oynarken yere düştüğünde, acısı sadece kanayan dizinden ibaret olan bir çocuk sığdırdım. Umudun adı, özgürlüğün ve direncin yarınları olsun...

1 yorum:

  1. Gayet başarılı bir yazı olmuş
    Yazarımızın kalemine sağlık.

    YanıtlaSil

Merhabalar

Blogger tarafından desteklenmektedir.